21 Mart 2005 Pazartesi

sen artık sen değilsin

her yazıyı sana sanma. sen artık yoksun. öyle ki bu yazının konusu olan ikinci tekil şahıs bile değilsin.

geçmişin çok uzak bir yerindesin. karanlık ve acılı ve asla hatırlanmayan anılar silsilesisin. anlattığım hikayelerin bir parçası, yan masadan duyulan dedikodunun öznesi değilsin. bende kaybolmuş bir zamanın sanki asla yaşamamış dilencisisin. bir zamanlar ben var ettiğim için olan, ama bende bitince birden yok olan içimdeki vicdanın inatçı işkencecisin.

ben artık o bildiğin ben değilim ve sen artık sen değilsin.

14 Mart 2005 Pazartesi

mesela

burnumda gül kokusu, dudağımda bal
bir gece de gitme yanımda kal

11 Mart 2005 Cuma

vanilya...

- II -
parmaklarım örümcek olup melodiler örüyordu. sadece kendi takıldığı ağlar örüyordu. odada hiç ışık yanmıyordu. karanlıkta umutlar da kayboluyordu. gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. sesim çatallaşıyordu. şarkılar seni söylüyordu. bazen bir kelime tutulup kalıyordu dilimde, bir türlü söylenemiyordu. bazen bir nota takılıp kalıyordu parmaklarıma, bir türlü çalınamıyordu. bazen boynum bükülüyor, başım omzuma düşüyor, nefesim odayı kaplıyordu. camlar buğulanıyordu, bebekayakizleri oluyordu, hepsi pencerenin pervazında kayboluyordu, ayaklarım git diyordu, gidemiyordum.

odam vanilya kokuyordu
sen bilmiyordun

10 Mart 2005 Perşembe

! - 6

gözünün bebeğinde
yakamozlar oynardı,
parmaklarımda parmakların.

deli ederdi beni,
ne zaman yalansan
parlayan dudakların.

sen değil öteki...

deniz gözlü kuşların ardından gitti yürek
yüreksiz yaşanır mı

gagalarında susam
ben de mi kendimi peşlerinden atsam

bu gecenin karanlık örtüsü içinde tutsak
yanımda yokluğunun soğukluğu
nasıl yapsam da yokluğunu uyutsam
karanlıktan korkmasa da aydınlıktan korkarım şimdi
yanımdaki boşluğunu gözlerimde kamaştıran aydınlığa
düşmanım şimdi

gittiğin gibi olmasa da yine gel
bir çaya mesela
ya da akşamın kör bir vakti
hülyalı bakışlarınla birlikte
bir gece daha koynumda yatmaya

bir ufak kapıp iş çıkışı odama gel
sabaha yoldaş olmaya

9 Mart 2005 Çarşamba

! - 5

yerinde saymayı alışkanlık haline getirmiş, ve fakat uygun adımla, oysa gözleri hep ileri bakan, ileriyi merak eden, ve artık geçmişi hiç mi hiç önemsemeyen, aslında yorgun ve fakat zinde, ve her dem kendi doğrularının izinde, ama yanlışlardan ders almayı da bilen, ve fakat artık yanlış yapmaktan korkan, yanlışları artık daha çok canını yakan, ve sanırım artık sevmekten bıkan, ve sevilmekten korkan, oysa hiç bir sevgiye tadınca doyamamış, ve fakat ve fakat ve fakat...

artık yaşamı taşımaktan yorulan

bir martı olsaydım
uçabildiğimce uçardım
menzilsiz ufuklara
ve fakat denizsiz bu şehir
belki de ufuklar ondAN KARA

8 Mart 2005 Salı

! - 4

yorgun görünüşlü bahçelerim var
sabah uyandığımda içinde dolaştığım

bir köşesindeki havuzda,
ölü kırmızı balıklar
çam ağacının üzerinde
yılbaşından kalmış süsler var.

bir köşesindeki kuş evine hiç uğramamış kuşlar
ve zaten sarmaşıklar örmüş kapısını yaprak yaprak
ve zaten bu şehrin kuşları martı değiller
ve zaten martılar uzun zamandır benimle pek de ilgilenmiyorlar

yorgun görünüşlü bahçelerim var
bütün gün içimde gezdirdiğim

6 Mart 2005 Pazar

! - 3

ne fark eder
söylesem sana
yağmurlu bir geceden artık bir yalan
seni artık özlemiyorum
hiç anmıyorum gibi

ya da bahsetsem
ömrüm şimdi nasıl talan
sanki daha dün terkedip
gitmişsin beni

.......tango
şarkı olsun dersen ancak bir tango
yağmurlu bir havada gözümü alır
sen gidersin alıp kendini ama
bilmezsin geriye benden ne kalır

5 Mart 2005 Cumartesi

! - 2

uzun ve yorgun yollardan gelip
tükendim tam şimdi olduğum yerde.
iki çift sözüm vardı söyleyecek,
onlardan da vaz geçtim.
gömmeden kendimi taş ettim mezarıma,
gördüm ki susunca her şey,,
daha az gidiyor zararıma.

! - 1

bazen gece
alabildiğine düşünceli
ve
düşünceler
alabildiğine huzursuz.

bir yerde
bir zaman
ve birileri belki;
en fazla
uzayan hatıraları
öldürürcesine
dönecek geri.

uykusuzluk üzre yazılmıştır 1

gözümden akan uyku nereye kaçtın madem kaçacaktın ben neden yattım sen kaçıp gidince ben bana kaldım gökte yıldızları sayar dururum kapadın ...