ebced buraya düşer
ekimin sekizinde
yıl ikibinonyedi
gecenin tam üçünde
ankara hafif serin
bir kaç damla süzülür
kafamın tepesinde
olmasa şu hain ay
tek minik yıldız olsa
bir kaç damla nedir ki
ah şakır şakır yağsa
rüzgar biraz düdüklü
dallar sersem sepelek
üşüyoruz cümleten
çaktırmadan gülerek
uzakta gülen kızın
yanağına düşerek
bir şarkı olsa gece
adın geçse içinden
ah senin ruhun duysa
rüya da olsa olur
gelip değsem yüzüne
dalıp gitmiş gözüne
bir an kamaşma olsam
için tam ürperirken
gelip elini tutsam
düşüne girsem bir an
gözün gözüme gülse
yüzüm güler sabaha
senden gelen an buysa
elimi uzattım
yoksun
sen elini uzatsan
güzel gülüşlüm
ben orada olurdum oysa
13 Ekim 2017 Cuma
6 Ekim 2017 Cuma
ebced
ekim daha çok yeni
hem de yağmur da yağdı
ankara province acep kime ağladı
çok yalnız kalabalıklar var
çok sevişmesiz sevgiler
ve çok sevişmeler
sevgisiz
duyulmayacak kadar görülmeyecek kadar
dokunulmayacak kadar
koklanmayacak kadar
hissedilecek kadar
uzak
özlenenler
bitmeyecek diye korkulan geceler
tez vakitte bitsin diye beklenen günler
sadece gecede
karanlıkta kurulan düşler
omzumda bir baş
boynumda bir el
tenimde bir koku
bunlar çok zor işler
yalnız ve ağlamasız ekim
hem üstelik çok yeni
yıl ikibinonyedi
yağmur yağarken baktım fotoğrafına
bir şarkı mırıldandım
sesim yağmuru yedi
hem de yağmur da yağdı
ankara province acep kime ağladı
çok yalnız kalabalıklar var
çok sevişmesiz sevgiler
ve çok sevişmeler
sevgisiz
duyulmayacak kadar görülmeyecek kadar
dokunulmayacak kadar
koklanmayacak kadar
hissedilecek kadar
uzak
özlenenler
bitmeyecek diye korkulan geceler
tez vakitte bitsin diye beklenen günler
sadece gecede
karanlıkta kurulan düşler
omzumda bir baş
boynumda bir el
tenimde bir koku
bunlar çok zor işler
yalnız ve ağlamasız ekim
hem üstelik çok yeni
yıl ikibinonyedi
yağmur yağarken baktım fotoğrafına
bir şarkı mırıldandım
sesim yağmuru yedi
ebced
dibindeyim yerin
adına metro diyorlar
üç beş tek içiyorsun
laf etmesen duymuyorlar
evine götürüyorlar
hayvan gibi bir haziran gecesi
aylardan ikibinonaltı
yıl
bildiğin salı
ter akıyor kıçından
silmiyorlar
dibindeyim yerin
adına metro diyorlar
üçkuruşa lacivert gökyüzleri veriyorlar
iki daha versen
plüton senin
adımı yol kenarına yazmışlar
deliler ağlıyor
veliler bilmiyorlar
ankara'nın bir yeri
adım adından geçmiş
sûr üflemiş cebrail
duymuyorlar
gözlerinin rengine çalıp söylemiş keman
şarkı sanmış ağ-ı yar
bilmiyorlar
ahir yıl bu zamanlar
bilmezken sesim seni
şarkıları ağladım
geceler ay ışığ'na
şimdi yeni yıl diye
sanki bin ecel geçmiş
gömülmüş naaşım gibi
toplanmış ağlıyorlar
deli oldum
bilmediler
sükûtum geceye şerh
okuyunca alemi
ismini duymuyorlar
sefasını dem sürmüş
kara bir koyunum ben
elimden velî tutmuş
deliye sayıyorlar
içimde bin ben öldüm
yağmur ile yıkandım
adımı zikr eyleyip
bana mı ağlıyorlar
ağyar kime teşneyse
sâbâdan çalsın keman
gül kokladım bu gece
adını bilmiyorlar
hû
adına metro diyorlar
üç beş tek içiyorsun
laf etmesen duymuyorlar
evine götürüyorlar
hayvan gibi bir haziran gecesi
aylardan ikibinonaltı
yıl
bildiğin salı
ter akıyor kıçından
silmiyorlar
dibindeyim yerin
adına metro diyorlar
üçkuruşa lacivert gökyüzleri veriyorlar
iki daha versen
plüton senin
adımı yol kenarına yazmışlar
deliler ağlıyor
veliler bilmiyorlar
ankara'nın bir yeri
adım adından geçmiş
sûr üflemiş cebrail
duymuyorlar
gözlerinin rengine çalıp söylemiş keman
şarkı sanmış ağ-ı yar
bilmiyorlar
ahir yıl bu zamanlar
bilmezken sesim seni
şarkıları ağladım
geceler ay ışığ'na
şimdi yeni yıl diye
sanki bin ecel geçmiş
gömülmüş naaşım gibi
toplanmış ağlıyorlar
deli oldum
bilmediler
sükûtum geceye şerh
okuyunca alemi
ismini duymuyorlar
sefasını dem sürmüş
kara bir koyunum ben
elimden velî tutmuş
deliye sayıyorlar
içimde bin ben öldüm
yağmur ile yıkandım
adımı zikr eyleyip
bana mı ağlıyorlar
ağyar kime teşneyse
sâbâdan çalsın keman
gül kokladım bu gece
adını bilmiyorlar
hû
deyiş
evim
sar beni
koynunda uyut
değmesin gözüme
şu kara bulut
demesinler bana
sen şimdi unut
ölmesin ne olur
içimde umut
evim
sar beni
koynunda uyut
başını koluma yasla
bir an olsun elimden tut
kokumu kokla
evim ağlatma beni
koynunda uyut
ellere gitme
evim
elimi tut
koynunda uyut
değmesin gözüme
şu kara bulut
hû
sar beni
koynunda uyut
değmesin gözüme
şu kara bulut
demesinler bana
sen şimdi unut
ölmesin ne olur
içimde umut
evim
sar beni
koynunda uyut
başını koluma yasla
bir an olsun elimden tut
kokumu kokla
evim ağlatma beni
koynunda uyut
ellere gitme
evim
elimi tut
koynunda uyut
değmesin gözüme
şu kara bulut
hû
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
uykusuzluk üzre yazılmıştır 1
gözümden akan uyku nereye kaçtın madem kaçacaktın ben neden yattım sen kaçıp gidince ben bana kaldım gökte yıldızları sayar dururum kapadın ...
-
Çok sıradan, binlerce çeşidi bulunan ama vazgeçilmez bir sofra nesnesidir tuzluk. Her ne kadar tuzu elle "çimdikleyip" parmaklarla...
-
Devletşah isimli bir bloga dadandım, aman diyeyim düşmanların başına. Hani siz de bakmayın diye veriyorum adresini. Sabahtan akşama yemek mu...
-
Yurtiçi Kargo'nun beceriksizliğine rağmen Calibro'ya bugün kavuştum. 6 saatlik kullanımdan sonra biraz fikir sahibi oldum. Elektroni...